25 Ara AVUSTRALYA COOLMORE HARASI’NA GÖNDERDİĞİMİZ VETERİNER GÖKMEN ARSLAN’IN EĞİTİM GEZİSİYLE İLGİLİ HAZIRLADIĞI RAPOR
Avustralya Coolmore Harasına 07_21.11.2015 tarihleri arasında yaptığım ziyaretimde edindiğim tecrübeler, sisteme yönelik farklılıklar, hatalı uygulamalar adına gerek meslektaşlarımı, gerekse yetiştiricileri uyarmak adına tecrübelerimi yazmak istedim.
Öncelikle hekimlik yönünden yapılan işin çok farklılık gözetmemesine rağmen yardımcı rolde çalışan personelin (seyis,idareci, teknik pesonel, ahır sorumluları) sistemli çalışmaları, herkesin ne yapacağını ve sorumluluğunu bilmesi, bu vesileyle hekimin işini kolaylaştırdığını ve rahat bir çalışma imkanını sağladığını söylemek isterim. Özellikle son yıllarda At Hekimliğine yönelik yapılan eğitimler hekimlerimizin belirli seviyelere gelmesini sağlarken, yardımcı personelin eğitime tabi tutulmaması ve gerekli seviyelere gelmemesi en büyük eksikliğimizdir. İlla yurt dışı eğitimi değil, kendi içimizde de eğitimleri sıklaştırarak personeli daha kalifiye hale getirebiliriz.
Ziyaretim esnasında çoğunlukla Coolmore Avustralya stud başhekimi John Friston’nun tecrübelerinden faydalanmaya çalıştım. Gerek sohbetlerimizde, gerekse yaptığı uygulamalarda tay ortepedisinin yetiştiriciliğin temel taşı olduğunu göstermiştir. Hemen hemen her gün tayların ortopedik durumları değerlendirilip, takibini gerçekleştirilmektedir. Cerrahi müdahale gerektiren durumlarda epifiz hattına(büyüme plaklarına) vidalama işlemi sıklıkla uygulanan ve gündemde olan bir metottur. Aslında bu işleme yönelmelerinin nalbantlık hizmetlerinin Avustralya’da çok pahalı olmasını sebep göstermiştir. Genel olarak hem hekimsel, hem de yetiştiriciler açısından ciddi bir eksiklik olduğunu düşünmekteyim.
Önemli olan yetiştiricilerimizin yarış atı yetiştirdikleri ve tayların düzenli olarak ortopedik olarak değerlendirmeleri gerektiği bilincidir. Veteriner hekimin değerlendirmesi, nalbantın uygulamaları koordineli olmalı ve gelişim gözlenmelidir. Özellikle duruş bozukluğu tespit edilen tayların gelişimi takip edilmeli, 10-15 gün aralıklarla nalbant tarafından tırnaklar şekillendirilmelidir.
Başka bir eksiklik padok kullanımıdır. Bizdeki box ağırlıklı bir anlayışın aksine, padok ağırlıklı bir sisteme sahipler. Doğumdan itibaren ciddi hastalıklar ve sıra dışı durumlar hariç atlar sürekli padokta kalmaktadır. Doğumlar padokta gerçekleşmekte ve hava şartları ne olursa olsun boxa alınmamaktadır. Yine dr. John’la yaptığımız sohbette, bölgede kar yağmadığını ama yağsa bile yapacakları uygulamanın değişmeyeceği tarafıma söylenmiştir. Yetiştiricilerimiz şunu unutmamalı; ata ne kadar doğal yaşama ortamı sağlanırsa, daha stressiz ve sağlıklı atlar yetiştirilebilirler.
Bununla beraber ülkemizdeki atçılık sektöründe, kadın çalışanların henüz yerini bulamaması kaliteyi ve seviyeyi ciddi bir şekilde düşürmektedir. Gerek At Yetiştiricileri Derneği, gerekse Türkiye Jokey Kulübü tarafından kontrollü olarak kadınlara bu fırsat verilmelidir. Özellikle at bakımında ve duygusal açıdan kadınların bu iş için daha uygun olduğunu, ne denli disiplinli çalıştıklarını Coolmore’da gözlemleme fırsatım oldu.
Bu ziyaretim esnasında çevre hipodromları da ziyaret etme imkanım oldu. Hipodromlarda da yarış atlarının padoğa çıkarıldığını, bunun stresi yenmek adına önemli olduğunu yetkililerden öğrendim. Bununla beraber büyük hipodromlarda havuzlu walker’ın olduğunu ve tayların ilk idman hazırlıkları bunların vasıtasıyla yapıldığı görülmüştür. Tırıs idmanı yapılmamaktadır. Özellikle ilk sene taylar 3 ay idman, 3 ay istirahat şeklinde geçirilip, arada hazırlık yarışlarına katılmaktadırlar.
Genel olarak ziyaretim esnasında gördüklerimi sizinle paylaşmak istedim. Tabi ki oradaki sistemi kopyalayıp yapıştırmak bizim atçılığımızı ileriye götürmeyecektir. Fakat herhangi bir sistemimizin olmaması bizim en büyük handikapımızdır. İklim şartları, at başına düşen padok metrekaresi, padok şartları ve ot durumu vs. birçok durum değerlendirilip, sistemimizi kurmamız gerekmektedir.
Gökmen Arslan
Veteriner Hekim